

Her sene yeni bir diyet önerisiyle karşılaşıyoruz. Bu diyetlerden her biri farklı noktalara vurgu yapıyor. Ancak en önemli noktalardan biri vücudun asit-alkali dengesinin sağlanmasıdır. Hücrenin sağlıklı olmak için en çok ihtiyaç duyduğu şey asit atıklardan arınmış alkali ortamdır. Çünkü vücut alkali olarak dizayn edilmiştir.
Asitlenme
Vücudumuzdaki yüz milyardan fazla hücre, tüm yaşamsal fonksiyonları için her gün yeni enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji yiyeceklerden gelir. Yiyecekler ve oksijen kanla hücrelere taşınır. Hücrede bir tür “yanma” işlemiyle enerji oluşur. Bu yanmanın sonucunda ortaya “kül atıklar” çıkar. Bu küller asit atıklardır. Temizlenmezse hücre içi “asitlenir”.
ph Nedir?
pH, sıvının asit veya alkali derecesini ölçme birimidir. pH sıvıdaki hidrojen iyon miktarını gösterir.
Asit sıvı: 0-7 arasındadır. İçinde fazla hidrojen olan sıvıdır. Değer ne kadar küçükse sıvıdaki hidrojen miktarı o kadar fazladır. Yani sıvının asitlik düzeyi o kadar yüksektir.
Nötr: pH 7 değerine sahip sıvı ne ait ne alkalidir. Nötr sıvı denir.
Alkali sıvı: 7-14 arsındadır. Hidrojen iyonu azaldıkça sıvı alkali olur. Rakam büyüdükçe sıvı daha alkali olur.
Hidrojen iyonu konsantrasyonu vücudun iyilik durumunun genel göstergesidir. Ne kadar az hidrojen iyonu varsa (asitlik az ise) genel sağlık o kadar iyidir.
Vücut asitliğini ölçme ve değerlendirme
pH ölçmek için eczanelerde satılan hazır çubuk testler vardır.
En doğru vücut pH bulmak için sabah ilk idrarı ölçmek gerekir. Gece boyu en az 6 saat idrara çıkılmamış olması gerekir. Böbrekler ancak bu kadar sürede asit süzme işlerini düzgün olarak yaparlar.
İstediğimiz idrarın hafif alkali olmasıdır. Sabah ilk idrar pH 7 ve 7’nin üstü olması idealdir. Eğer pH 6,5 düşükse vücutta gereğinden fazla asit yükü var demektir.
Eğer gece idrara gitmeden duramazsanız, tükürükle ölçebilirsiniz. Sabah dişleri 3 dk fırçalayın ve suyla çalkalayın. Sonra taze tükürüğün pH ölçebilirsiniz. 7 üzerinde olmalıdır.
Alkali olmamıza yol açmayacak kadar az asitlenmemiz mümkün olamaz mı?
Hayır. Metabolik olaylar olduğu sürece asit üretiminden kaçamayız.
Besinleri sindirmek, onlardan enerji üretmek, bu enerjiyle hücreleri tamir etmek, yeni hücreler yapmak, hormonları çalıştırmak bunların hepsi metabolik olaylardır.
Bu metabolik olaylar olduğu sürece vücut oluşan bu asit atıkları temizlemekle meşguldür. Bu sebeple nefes alarak oksijen gibi alkali bir maddeyi alıp, karbondioksit gibi asit bir maddeyi atarak vücut kendini dengede tutmaya hep devam eder.
Yanlış beslenmeyle beraber asit atıkların miktarı temizleyebileceğinden fazla olursa yağ olarak depolanır ve hastalıklar oluşur.
Biz onun işini nasıl kolaylaştırabiliriz?
Asit atılımı
Vücut asit atıklardan kurtulmak için tamponlama sistemi kullanır. Bunlar; Bikarbonat, fosfat, protein tamponlama sistemleridir.
Ve bu tamponlanmaya yardımcı olan organlar böbrek, akciğerler ve cilttir.
Vücuttan en yaygın ve en hızlı yanıt veren tamponlama sistemi ‘Bikarbonat’ tampon sistemidir.
Kandaki asit miktarı artınca böbrek asitleri sulandırdıktan sonra bikarbonatla tamponlayıp idrarla atmaktadır. Bu tükenince diğer tamponlama sistemleri, alkali minerallere ihtiyaç duyar. Bunlar kalsiyum ve magnezyumdur. Yiyeceklerle yeteri kadar kalsiyum ve magnezyum alınmazsa kemiklerden ve kaslardan çalınır. Asit yükü daha da fazla olursa, kaslardan glutamin adlı aminoasit çalınır. (Glutamin vücudun alkali rezervidir ve vücutta en çok bulunan aminoasittir. Kaslarda depolanır.)
(Yazımın devamı bir sonraki blogda)